Koşmazdım, koşmayı bilmezdim ki ama sakardım düz yolda yürürken düşerdim.
Çimenlere oturmaz, toz, toprak ile oynamazdım titizdim, titizliğin nirvanasındaydım resmen ama ne zaman dışarda bişeyler yesek meyve suyunu mutlaka üstüme dökerdim tabi ardından okkalı bir fırça yerdim öyle ki artık annem bilerek yaptığımı düşünmeye başlamıştı. Dedim ya sakardım.
Park, piknik, çayır, çimen vesaire ile uzaktan yakından alakam yoktu sevmezdim gitmek de istemezdim. Annemin anlattığına göre bebekken bile beni parka götürdüğünde ağlar, ne kaydırağa ne salıncağa binmek istemezmişim.
İlk kez okula başladığımda seksek oynamış ilk defa bisiklete altı yaşımda binmiştim. Yakan topta ilk vurulan ben olurdum, voleybolda da ilk sette bi yerimi incitir oyunun kalanını ponpon kızlar gibi sahanın kenarından tezahürat yaparak izlerdim.
Şimdi değiştim hala sakarım evet, ama artık uslu değilim. Hala titiz sayılırım ama eskisi kadar değil. Parklardan hala hoşlanmasamda ( ama çok kalabalık napıyım ), pikniğe gitmeyi çayırlarda gezip dolaşmayı kendimi çiçek toplarken kaybedip unutmayı çok seviyorum.
Bana garip garip bakanlara aldırmadan çiçekleri sevip okşayıp fotoğraf çekiyorum ;
Çayır, çimen gezip, yürüyüp çiçek topluyorum ;
Artık bi bisikletim yok, keşke olsa. Şunun gibi bi tane mesela, tamam bu bana biraz küçük biliyorum ;
Ve son olarak .
Bu arada arkada uzanan amcanın keyfi de kimse de yok.
Bende tam tersi çok yaramazmışım :D Hatta hatırlıyorum da dedem hep ''Erkek olacakmışsın da kıza dönüvermişsin.'' derdi.
YanıtlaSilBlogunun şablonu çok şeker yazılarında öyle insanda merak uyandıran bir tarafın var :)
Yaramaz kızlara çok özenmişimdirkii . Bloğuma hoşgeldin çok teşekkür ederim beğenmene çok sevindim.Her zaman beklerim (^_^)
Sil