3 Temmuz 2015 Cuma

Salatalardan ve Bulaşıklardan Sorumlu Devlet Bakanı !

2 yorum
Tüm genç ve körpe kızların kaderi bu olsa gerek, eğer Ramazanda evde davet varsa sizin görev yeriniz çoktan bellidir  SBSDB oldunuz tebrikler! açılımı tam olarak şudur ki ; Salatalardan ve Bulaşıklardan Sorumlu Devlet Bakanı. 

Bizimde bugün bi iftar davetimiz vardı, onu erkek dördüde kadın ve çocuk olarak ondört misafirimiz vardı, kalabalık olunca bide çoğunluğu erkekler oluşturunca insan ne yapsam diye tereddütde kalıyor zira türk erkeği öyle pek her şeyi yemez, klasik ama farklı olmak gerek (artık o nasıl olacaksa).

Bende bir SBSDB olarak ne salata yapsam diye epey düşündüm, yakında memlekete gideceğimiz için yeni bi malzeme aldırmakta istemedim, biraz internetten araştırma yaptım birazda uydurdum veee ortaya bu salata çıktı efendim;


Çiğ domates yemediğim için salatanın tadına bakamadım ama o kadar salatanın bittiğine bakılırsa beğenilmiş olmalı.

Malzemelere gelirsek, evde ne varsa kullanabileceğimiz bi salata. Ben semizotu, domates, salatalık, kırmızı biber, yeşil biber, dereotu ve mısır kullandım sosunu döktükten sonrada üstüne keçi peynirlerini küp küp kesip birazda cevizle süsledim, sos olarakta zeytinyağı, tuz, nar ekşisi ve limon yaptım tamam belki zeytinyağını biraz bol kullanmış olabilirim ama lezzetli olsun istedim. Yani malzemelerin birkaçı eksik olsa bile olabilir yada mesela dereotu sevmeyen varsa maydanoz, yada keçi peyniri yerine kaşar konabilir malzemelerin miktarı zevke göre ayarlanabilir. Velhasıl ben bu uyduruk salatayı sevdim ve bundan sonraki misafirlere de yapabilirim.

Olurda bu yazımı okuyan olur ve olurda yaparsa Afiyet olsun efenim.

Photobucket
HAYIRLI SAHURLAR !

1 Temmuz 2015 Çarşamba

"hayatın, içimizin yaralarına teselli arama çabasından başka birşey olmadığını farkediyorum.."

0 yorum
Şimdi ben neden o sekiz yaşındaki küçük kız çocuğundan daha güçsüzüm?
Neden kaçıyorum böylesine büyümekten?
Ne olduda ürkekleştim böyle?
Niye korkakça kabuğuma çekildim?
O, konuşmasından bıktıran küçük kıza ne olduda,böyle konuşmaktan bile bıkkın hale geldi?
Kendine olan umudunu kaybetti, kendini sevemedi bi türlü, belki nefret etti, düştü dizleri parçalandı, tabii bir de kalbi..
En hafif rüzgarda, yalpalandı ,sustu, suratı asıldı küçük kızın.
Cismi büyüyüp güçlenmişti belki ama kalbi küçük bi kızınkinden bile zayıftı.
Yaralanmıştı, yaralamıştı; yaralarına merhem sürecek kadar büyüktü yaşı ama ruhu sekiz yaşındaydı annesine sarılıp, uyuyup sabaha iyileşmiş olarak uyanamazmıydı, çocuklar çabuk unuturdu, çabucacık unutup, kabuk bağlasa olmazmıydı yaraları?

Not:Başlıkta ki alıntı Kemal Sayar'ın "Hayat teselli bulmaktır" adlı kitabından.

28 Haziran 2015 Pazar

yağmur ol gel..

0 yorum
Yağmur sesini seviyorum, diğer bütün sesleri susturuşunu yağmurun..
Yağmur sesini duyunca, içimden elimi dışarı uzatıp yağmura dokumak geliyor.
Ben, yağmuru çok severim, yağmurda ıslanmayı bile severim.. Yağmurda ıslanmak bana tüm zerrelerimle yağmurla konuşmuşum gibi gelir.

27 Haziran 2015 Cumartesi

Olsa ile Bulsa..

0 yorum

"Olsa ile bulsayı ekmişler, hiç bitmiş"

Atasözüymüş , ben ilk defa duydum .

İşte şu olsa, bu bulsa, bi işi geciktirmek için hep bi bahanem var bir fikri eyleme dökmem için balığın kavağa çıkması gerek, balığın kavağa çıkması için bir balık bulmak gerek sonra çıkmak için bir kavak bulmak gerek, kavakta hani güzelce olsa, derken kocaman bir HİÇ.

Bu ara hep özeleştirimi yapıyorum ne, belkide ben uyuşluklanırken birilerinin benim hayallerimi gerçekleştirmesine içerlemişimdir yada belkide kendi  kendime; "Süpürgeli daha yirmili yaşlardayım diye hayat uzun sanma  " Bu devran böyle sürüp gitmezki, Sende solacaksın günün birinde " ne yapıcaksan bir an evvel yap" demişimdir.

25 Haziran 2015 Perşembe

Tembel Süpürgelicadı !

0 yorum
"Ramazanda her gün hoşuma giden bir sözü, bir kitap alıntısını veya bir duayı yazmak istiyorum" demiştim.

Bende Peyami Safanın şu sözünü dinledim ve kendime, tembellik yapmayı bırakta klavyenin başına geç bakalım Süpürgeli dedim, işte o sözde şudur efendim;

"Yarın yaparım demenin cezası. o işin asla yapılmamasıdır."
                                                                            Peyami Safa

Bu sözü sanki benim için söylemişler, hep ertelerim, erteledikçe ertelerim sonunda elde var sıfır, bu huyumdan nefret ediyorum, belkide bunu renkli kağıtlara yazıp görebileceğim her yere yazmayalım, kim bilir belki işe yarar.

Bakalım erteleme ve tembellik huyumu bırakıp, dediğim gibi her gün yazabilicekmiyim.
    
                                                                                                         
Photobucket
HAYIRLI SAHURLAR !!!  

23 Haziran 2015 Salı

İSTEMİYORUM !

0 yorum
Ben mi anlatamıyorum yoksa insanlar mı beni anlamak istemiyor bilmiyorum, heceleyerek söylersem anlarlar mı acaba, i-s-t-e-m-i-y-o-r-u-m. Anlaşılmak için kalbimin gardırop kapaklarını ardına kadar açıp içerideki tüm dağınıklığı görmelerine bile izin verdiğim halde neden anlaşılamıyorum, anlamak ve sevmek, anlaşılmak ve sevilmek için daha nasıl çabalamalıyım ?

Bu da böyle bi iç dökme yazısı oldu. Zaten burası, beni anlamayan insanlardan kaçıp kendimi anlatmaya çalıştığım, dünyada beni anlayabilecek insanlar var mı diye merak edip kaçıp geldiğim yer değil mi.

Bu arada Ramazanda her gün hoşuma giden bir sözü, bir kitap alıntısını veya bir duayı yazmak istiyorum, bakalım muvaffak olabilicekmiyim.

17 Haziran 2015 Çarşamba

Çilek Reçeli Tarifi !

0 yorum
Tatil dönüşünde Aydından dönerken yol üstündeki satıcılardan kasayla çilek almıştık, anneannem çilekleri görünce; "bu kadar çileği yiyemeyiz birazını reçel yapalım"dedi bizde kolları sıvadık.

Bende bir yandan anneanneme yardım edip bir yandanda reçelin yapılışını ve tarifini öğrendim. Ne yani o kadar yıllık tescilli evkızı Süpürgelicadı çilek reçelinin nasıl yapıldığını bilmiyomu deselerdi cık cık .


İşte tarif ve yapılış aşamasından bir kaç fotoğraf ;

Reçel için gerekli olan malzemeler:

Gizli malzemeyi söylüyorummmm, sevgi efendim ne yaparsak sevgiyle yapıyoruz.

Ve pek tabii çilek, miktarı size kalmış.

Şekere gelicek olursak eğer bir kilo çilek kullanırsak bir kiloya yakın şeker iki kilo çilek kullanırsak bir buçuk kilo kadar şeker kullanıyoruz tabi bizim çileklerimizin kendisi şeker gibiydi bu durumda çileğin cinsine ve lezzetine göre şeker artırılabilir ama  azaltılamaz şekerin reçeldeki bi rolüde reçelin bozulmamasını sağlamak zira.

Son olarak bir çay kaşığı tereyağ.

Öncelikle çileklerimizi yıkıyoruz yıkadığımız çileklerimizin saplarını ve yapraklarını kesip ayıklıyoruz daha sonra çilekleri plastik olmayan bir kaba alıp şekerini üzerine ekliyo ve bir gece bekletiyoruz ertesi gün tencereye alıp -emaye tencere olursa reçel daha güzel olurmuş efendim öyle diyolla- yarım saat kadar kaynatıyoruz altını kapatmaya yakın tereyağımızıda içine atıp altını kapattığımız reçelimizi soğumaya bırakıyoruz. Veee ta ta taaam reçelimiz hazır soğuyan reçeli bir kavanoza boşaltıp ağzını sıkıca kapıyor ve ve Ramazanın gelişiyle sahurlarda ve sonrasında sene boyunca sabah kahvaltılarında kaymağın üstüne sürüp afiyetle yiyoruz.


yummy

reçelimiz kaynıyo kaynarkende etrafa güzel kokular yayılıyo

ta da da daaamm!
Bizim reçelimiz çok lezzetli oldu anneannemin ellerine sağlık. Çilek mevsimi geçmeden bu reçelden yapılmalı zat-ı şahaneleri benim en bi sevdiğim reçel olur.

Hayırlı Ramazanlar ve yapan olursa afiyetler şifalar olsun efendim.

16 Haziran 2015 Salı

Beypazarı gezimiiiz !

0 yorum
Geçen hafta sonu değil ondan önceki hafta sonu cumartesi günü Beypazarı'na gittik aslında gezmek için gitmemiştik yada babam babaannemi götürüyordu bizde peşlerine takıldık diyelim. Bir kaç senedir gitmemiştim bende iyi oldu onlar işlerini hallederken bizde gezdik.
Bol bol da fotoğraf çektim.

Beypazarı evlerinin oldukça hoş bir mimarisi var ve restore edilmişler, çoğu restoran veye pansiyon olarak kullanılıyor;
 



Sanat evi olarak kullanılan bir Beypazarı evi


Sultan Alaaddin Camii


çok tatlı değiller miii



teyzeler papatyaları toplayıp geliyorlar bi yandan taçları yapıp bi yandanda satıyorlar
 Beypazarı'nın evleri kadar gümüşcülüğüde meşhur. Gümüşçülerde geleneksel ve ithal  gümüş takılar satılıyor. Benim beğendiklerimden bazıları;

iğne oyasından yapılmış takılar


Veee yorulup susadığında imdadına yetişen yine Beypazarı'nın meşhur havuç suyu;

(benim sebze sularıyla aram yok ama bizimkiler bayıla bayıla içtiler ) 
                    İşte böyle döndüğümüz gibi sıcak sıcak yazısını yazmak istemiştim ama gece hastalandım ertesi günde yollara düştük o yüzden bugüne kaldı umarım keyifli bi yazı olmuştur.

15 Haziran 2015 Pazartesi

Ben geldim..

0 yorum
Sekiz günlük tatil bitti eve geri döndüm. Bilgisayarımı yanımda götürmediğim için bu süre içinde buralardan uzak kalmıştım, özlemişim. Aklım hep buralardaydı, not defterime birsürü not aldım, gittiğim yerlerde bol bol fotoğraf çektim, tarifler hazırladım.Ben kaçar yazıcak birsürü post var kafamda, görüşürüzmilkysmile .

5 Haziran 2015 Cuma

Miniinthebox, alışverişlerim.

0 yorum
Ucuz şeylere bayılırım sosyete pazarları falan hep benim mekanımdır, çünkü aldığım şeyden çabuk sıkılıyorum, çok para verdiktenden sonra sıkılıp kullanmayınca vicdan azabıyla karışık annemden fırça yiyorum. Bide sevimli, çiçekli böcekli şeylere de bayılıyorum.
Sonra miniinthebox 'ı keşfettim ve b-a-y-ı-l-d-ı-m  ürünler tam benlikti e fiyatlarda tam benlikti. Ufak tefek bişeyler alıp deneme yapmaya karar verdim ilk alışverişimden memnun kalınca gerisi geldi tabi. Ben tavsiye ettikten sonra bi çok arkadaşımda alışveriş yaptı ve memnun kaldı hatta kuzenimin kargosu biraz gecikmişti beraber mail attık hemen parasını iade ettiler kısa bi süre sonrada ürün eline ulaştı, meğersem kargoyu teslim etmeyi ptt geciktirmiş yani anlıyacağınızı adamlar ta Çinden bi güzel paketleyip kargoyu ülkemize sorunsuz bi şekilde ulaştırıyolar ama yurdum postası  bi türlü kargoyu bize ulaştıramıyo.
Siteden free ship alışveriş yapabiliyosunuz yani kargo ücreti ödemenize gerek yok.

Yaklaşık altı aydır alışveriş yapıyorum.siparişlerim elime sorunsuz ulaştı.

Benim aldıklarımdan bazıları;
En son bayılaraktan aldığım saatim.

O kadar çok kullandım ki bitti ama atmaya kıyamıyorum.

Buda bilekliğim herkes çok beğeniyo.


Almayı düşünüp sepete attıklarım;

Sevimli mi sevimli kalem için tıktık.

Çiçekli, böcekli benim bayıldığım saat için tıktık.

Telefonumu değiştirince (şuraya bi amin koyayım) almak istediğim telefonu kabı için tıktık.

Çok sevdiğim ama üstüne basıp kırdığım küpem için tıktık.


Not: Ben alışveriş yaparken Paypal kart kullanıyorum.
Paypal kart hakkında bilgi almak için tıktık.

30 Mayıs 2015 Cumartesi

Kahve içtim telveli, Aklımdan ettin beni !..

0 yorum

Kahvemin köpüklü olması için ne yapmalıyım ? Neden benim kahvem köpüklü olmuyo anne ! " diyen tüm genç kızlar ile yeni keşfettiğim bi püf noktasını paylaşmak istiyorum. Kamu spotu gibi bi giriş yaptığıma göre sadede gelebilirim.

 Dışarda kahve içmek her zaman çok hoşuma gitmişdir, nedense hep evdekinden daha lezzetli gibi gelir, bi de o "manda batmaz" köpüğüde var tabi, çay ile de çok aram olmayınca ne zaman dışarda bi yere çay içmeye otursak ben kahve isterim, işte böylede bi gıcığım neyse efendim konuyu sulandırmadan mevzuya geleyim, son zamanlarda dışarda içtiğim kahveleri dikkat ile inceledim vee bi sonuca vardım şöyle ki; kahvenizi bitirdiğinizde fincanınızın nerdeyse üçte biri telveyle dolu olarak kalıyo. Ben evde kahve yaparken paketin üstünde yazdığı üzre bir fincan için bir kaşık kahve koyardım bugün gözlemlerime dayanaraktan kahve miktarını arttırdım ve bir fincan için neredeyse iki kaşık kahve koydum. Vee sonuuuç kahvem dışarda içtiğim kahveler gibi yoğun bi kıvama sahip oldu ve tabii köpüğü epey dolgundu, böylece kahve miktarını arttırınca yoğunlaşan kahve, daha çok köpük tuttu ve köpük dağılmadı.

 Köpüklü kahve yapmanın yolunu bulmuş olsamda.

 Ben yine de İstanbul' a gidersem şuraya gitmek;
Malta Köşkü İstanbul


Ve şekerli bi kahve söyleyip boğaz manzarasına karşı hüpürdete hüpürdete içmek istiyorum.



Son olarak  Ayna grubunun yorumu ile şu kıbrıs türküsünü de buraya bırakıp kaçıyorum;


29 Mayıs 2015 Cuma

Sordum sarı çiçeğe..

0 yorum
Bazen kendimi, kalabalığın içinde yalnız, herkes bi yerlere aitken ben tek başınaymışım gibi hissediyorum. Farkedilmeyen, farkedilse de aldırış edilmeyen, hatta belki garipsenen şu sarı çiçek gibi;


Fotoğrafı geçen sene çekmiştim çekerken de şu sarı çiçeği kendime benzetmişdim, fotoğraflara bakarken rastlayınca, o gün hissettiklerimi hatırladım. Sarı çiçekleri farkedin olurmu, sarı çiçekleride sevin.

25 Mayıs 2015 Pazartesi

Uslu çocuk !

2 yorum
Çocukken çok uslu bir çocuktum, gerçekten çok usluydum hani şu yaramazlığı ile değil usluluğu ile sizin aklınızı oynatan tiplerden.

Koşmazdım, koşmayı bilmezdim ki ama sakardım düz yolda yürürken düşerdim.

 Çimenlere oturmaz, toz, toprak ile oynamazdım titizdim, titizliğin nirvanasındaydım resmen ama ne zaman dışarda bişeyler yesek meyve suyunu mutlaka üstüme dökerdim tabi ardından okkalı bir fırça yerdim öyle ki artık annem bilerek yaptığımı düşünmeye başlamıştı. Dedim ya sakardım.

Park, piknik, çayır, çimen vesaire ile uzaktan yakından alakam yoktu sevmezdim gitmek de istemezdim. Annemin anlattığına göre bebekken bile beni parka götürdüğünde ağlar, ne kaydırağa ne salıncağa binmek istemezmişim.

İlk kez okula başladığımda seksek oynamış ilk defa bisiklete altı yaşımda binmiştim. Yakan topta ilk vurulan ben olurdum, voleybolda da ilk sette bi yerimi incitir oyunun kalanını ponpon kızlar gibi sahanın kenarından tezahürat yaparak izlerdim.


Şimdi değiştim hala sakarım evet, ama artık uslu değilim. Hala titiz sayılırım ama eskisi kadar değil. Parklardan hala hoşlanmasamda ( ama çok kalabalık napıyım ), pikniğe gitmeyi çayırlarda gezip dolaşmayı kendimi çiçek toplarken kaybedip unutmayı çok seviyorum.


Bana garip garip bakanlara aldırmadan çiçekleri sevip okşayıp fotoğraf çekiyorum ;




Çayır, çimen gezip, yürüyüp çiçek topluyorum ;




Artık bi bisikletim yok, keşke olsa. Şunun gibi bi tane mesela, tamam bu bana biraz küçük biliyorum ;Photobucket



 Ve son olarak Photobucket.

voleybolda hala berbatım.



Bu arada arkada uzanan amcanın keyfi de kimse de yok.

18 Mayıs 2015 Pazartesi

0 yorum

20 ile ilgili görsel sonucu



Ne zaman yirmi oldum ?

Marttı nisandı, yazdı bahardı derken mayıs ayı geldi çattı mayıs ayıyla birlikte doğum günümde geldi tabi, evvelsi gün doğum günümdü. Yirmi oldum diye heralde çoğu kişi unuttu yada ´amannn kocaman kız oldu daha mı doğum gününü tebrik edicez´ deyip takmamışta olabilirler neyse efenim günahlarını almayayım. Herşeye rağmen ben kendi kendime mutlu mesud takıldım. Ama sonra karar verdim ben bu yirmiyi ikiye böldüreyim on olsun dedim zira benim ruhum bu yaşın ancak yarısını kaldırabilirdi bozdurup bozdurup kullanırım artık. Yirmiyi çoktan geçenlere yirmi olanlara ah bi yirmi olsam diyenlere selam olsun..

15 Mayıs 2015 Cuma

Kaçsam bırakıp..

5 yorum
Bazen kaçıp bırakmak istiyorum.

Kimseden değil kendimden kaçmak.

Kalbimi..

Bırakıp tenha bir köşeye

Yada koyup bi pakete uzaklara yollamak istiyorum ..

Kalbimle birlikte bütün korkularımı, endişelerimi .



13 Mayıs 2015 Çarşamba

Yazıyoor ! ! ! yazıyoor ! ! !

2 yorum


                       Yazıyor.. 

Ev kızı Süpürgelicadı daha fazla dayanamadı veeee!!! kendi kendine konuşmaktansa, sevdiği şeyleri kıyıya köşeye yazıp not almaktansa, hayallerini gerçekleştirmeyip sonrasında pişman olmaktansa Bismillah deyip klavyenin başına oturdu. Bir garip ev kızı Süpürgelicadı neler yapar, nerelere gider, neleri sever, kime kızar, neye üzülür, neleri sever, başına neler gelir, yazmaya karar verdi. 
 

birevkızı Copyright © 2012 Design by Ipietoon Blogger Template